FATİH DÖKÜMHANESİ
Çizimlerini Fatih Sultan Mehmet'in yaptığı ve İstanbul'un fethinde Bizans surlarına gedik
açmada kullanılan topların döküldüğü Demirköy Fatih Dökümhanesi İğneada'ya gelen
misafirler tarafından mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden birisidir.
Tarih boyunca madencilik açısından büyük öneme sahip olan Kırklareli iline bağlı Demirköy ilçesi,
Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra da bu önemini devam ettirmiştir. Fatih Dökümhanesi,
Osmanlı belgelerindeki adıyla Samakocuk Dökümhane-i Amiresi , Demirköy İlçesinin
güneydoğusunda ve ilçeye yaklaşık 3.500 metre uzaklıkta bulunmaktadır. Geçmişte günün
şartlarına göre modern bir vaziyette inşa edilen tesisler, ne yazık ki günümüze bütünlüğünü ve
orjinalliğini koruyarak ulaşamamıştır. Fatih Dökümhanesi’nde 2001 yılında Kırklareli Müzesince
kurtarma kazısı ve çevre düzenlemesi ile başlatılan çalışmalar sonucunda alanın genel planı
ortaya çıkarılmış; Dökümhane ve çevresinde sistemli bir çalışmanın gerektiği anlaşılmıştır. Bu
bağlamda, 2003 yılından itibaren “Demirköy Osmanlı Dönemi Dökümhanesi Araştırma-Kazı
restorasyon projesi” adıyla Kırklareli Müzesi ile Türk Bilim Tarihi Kurumu’nun çabalarıyla, çeşitli
üniversite ve kurumlardan isimlerin yer aldığı, çok disiplinli bir çalışma ekibi oluşturulmuştur.
2003-2008 yıllarında yapılan kazı çalışmalarıyla Dökümhane’nin üst setlerinde yer alan yaşam ve
hizmet birimleri, çevre duvarlarında bitişik yapılar ile kazılar öncesinde sadece minaresi
görülebilen mescit ortaya çıkarılmıştır.Fatih Dökümhanesi’nde halen devam eden kazı ve
restorasyon çalışmaları tamamlandıktan sonra burasının bir açık hava müzesi olarak
işlevlendirilmesi hedeflenmiştir.
Osmanlı sanayi tesislerinin başında gelen Fatih Dökümhanesi’nde kazı çalışmaları
tamamlandığında, Osmanlı demir sanayisinin görülebileceği işletme bütünüyle ortaya
çıkarılabilecektir. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kaderine terk edilen Dökümhane’nin 1950’li
yıllara kadar çoğu birimleri ile ayakta olduğu, çevre duvarının 4 metreye kadar durduğu
bilinmektedir. Kısa zamanda ciddi bir tahribata uğradığı anlaşılan Fatih Dökümhanesi,
temel/duvar seviyesinde de olsa günümüze ulaşmış Osmanlı demir sanayisinin öenmli
tesislerinden birisidir ve Demirköy’ün adıyla özdeşleşen dökümhanenin Osmanlı tarihindeki
itibarını iade etmek adına kültür ve turizme kazandırılması hedeflenmektedir.
Toplam on bin metrekare kapalı alan ihtiva ettiği bilinen tarihi kompleksin, döneminin bölgedeki
en modern işletmesi olduğu varsayılmaktadır. Fatih dönemi ve daha öncesinde yöredeki zengin
demir yatakları göz önünde tutularak, buraya demir döküm merkezi kurulmuştur. Fatih'in,
İstanbul'un fethinde burada dökülen top güllerini kullandığı bilinmektedir.İstanbul’un Fethi
tarihin akışını değiştiren çok önemli bir kırılma noktasıdır. Daha önce defalardır kuşatılmış
İstanbul’un fethinde Osmanlı’nın silah üretmek üzere eriştiği, kendi dönemi açısından önemli
sayılabilecek savaş endüstrisi hareketlerinin önemi büyüktür. İlçemnin ismi de buradan
gelmektedir. Dönemin en ileri teknolojisiyle döküm yapılan, Demirköy Tophane-i Amiriye
İşletmeleri olarak anılan dökümhanede, 15. yüzyıl ortalarından 19. yüzyıl sonlarına kadar
aralıksız üretim yapılmıştır. Dökümhanede, büyük ve küçük olmak üzere iki dökümhane
bulunmaktadır. Büyük dökümhaneye 230 metre mesafede bulunan küçük dökümhanede iki
eritme fırını bulunmaktadır. Daha önce kapsamlı bir işletme olduğu anlaşılan Dökümhâne’nin, II.
Mahmud (M.1808-1839) döneminde esaslı bir biçimde ihya edildiği anlaşılmaktadır.
Yapılan kazılar ve çalışmalar sonucunda üretimle ilgili elde edilen en önemli veri su gücüne dair
buluntulardır.Dökümhane’de, eritme fırınlarında gerekli olan yüksek ısıyı elde etmek için su çarkı
ile tahrik edilen körüklerden yararlanıldığı belirlenmiştir. Su gücüyle çalışan çarkın çevirme gücü
yatay bir milden yararlanılarak körüklere aktarıldığı tahmin edilmektedir. Nitekim;
Dökümhane’nin kuzeybatı yönünde, açık bir kanal vasıtasıyla suyun işletme alanına getirildiği
bilinmektedir. Dökümhane’nin batı sur duvarları altından avluya giren, taş tonozlu bir su kanalı
bulunmaktadır. Bağlantıları da olduğu anlaşılan bu ana kanal avlunun altından geçerek güney
yönde devam etmekte ve kottaki üretim alanının ana elemanlarından biri olarak demir çark
sisteminin oturduğu çarka ulaşmaktadır.Kazılarda demir çark ssteminin oturduğu ayaklardan biri
ile çark sistemine ait demir parçaları açığa çıkarılmıştır. Dökümhane alanın üretim bölgesinde
çark yuvası, yüksek fırınlar ile izabe çukuru ve körüklerin yer aldığı, Fatih Dökümhanesi olarak
adlandırılan ve kazı çalışmalarının yürütüldüğü ana dökümhanenin yanı sıra çevrede küçük
dökümhane öreneklerinin de olduğu çalışmalarla ortaya konulmuştur. Ana dökümhanenin
yaklaşık 250 metre batısındaki alanda yer alan küçük dökümhanenin fırınları ve buradaki
tesbitler, Demirköy’deki fırın teknolojisi hakkında önemli veriler sunmuştur.
Buradaki mekanik aksamın çalıştırılması için gerekli olan enerjinin nitelikli su gücü teknolojisi ile
sağlandığı anlaşılmıştır. Bunların 17. Yüzyıl Orta Avrupa’daki metalurji teknolojileri ile aynı
düzeyde olduğu; Osmanlı yönetiminin bu sırada iyi örgütlenmiş endüstriyel demir üretimini
gerçekleştirdiğini ortaya koymuştur.
Fatih Dökümhanesi’nde yapılan çalışmalarla çevrede metal ergitme fırını kalıntıları, depolanmış
cüruf yığınları ile odun kömürü depolarının yanı sıra tarihi maden galerisi ve cevher çıkartma
çukurlarının varlığı da belirlenmiştir. Demirköy’de bugüne kadar yürütülen arkeolojik kazı
çalışmaları, çevre araştırmaları ve analiz sonuçlarından, burada hem yüksek fırınlarda dökme
demir hem de Renn türü fırınlarda yumuşak demir / luppe üretildiği tespit edilmiştir.
Fatih Dökümhanesi’nde bugüne kadar yapılan kazılarda gülle kalıbı, değişik çaplarda top
gülleleri, çeşitli madeni parçalar, farklı boylarda çiviler, demir tozları; Dökümhane’deki mevcut
demir fırırının yapısı ve çalışma sistemi hakkında bilgi verebilecek üfleçler, cüruflar, yerli üretim
ve ithal ( İngiliz ) ateş tuğla örnekleri, çark sistemine ait, üretimde kullanılmış olması muhtemel
demir parçaları, demir şebeke parçaları; son dönemde çeşitli tarım ve ev gereçlerinin üretildiğini
belgeleyen parçalar bulunmuştur.
Türkiye sınırları içinde demircilik alanında günümüze ulaşmış en önemli arkeolojik verileri içeren
Fatih Dökümhanesi ve çevresinde bugüne kadar yapılmış olan çalışmalarla dökümhane ve
çevresinde çok sayıda fırın kalıntısının olduğu tespit edilmiştir.
Osmanlı dönemi yazışmalarından Dökümhane’de Osmanlı ordusu için top güllesi ve humbara
üretiminin olduğu; özellikle 18. Ve 19. Yüzyıllara ait belgelerde Dökümhane’de üretilen yarı
mamul demir ürünlerinin İğneada Limanı’ndan İstanbul’da, Tophane-i Amire ile Tersane-i
Amire’ye gönderildiği anlaşılmıştır.
Osmanlı Dönemi’nde bir devlet işletmesi olarak hizmet veren ve döneminin en ileri teknolojisine
sahip olduğu anlaşılan Fatih Dökümhanesi’nde, 16. Yüzyılın başlarından itibaren üretimin varlığı;
Dökümhane’nin 2.Mahmut Dönemi’nde kapsamlı bir şekilde ihya edildiği; sonrasında da birtakım
tahribatlara rağmen onarım ve düzenlemelerle işletmenin 19. Yüzyılın sonlarına, hatta 20.
Yüzyılın başlarına kadar aralıksız faaliyetlerini sürdürdüğü belirlenmiştir. Dökümhane, 1913’te bir
İngiliz şirketine 99 yıllığına ihale edilmiş, Birinci Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine sözleşme
1916’da fesh edilmiştir.